FERÎDÜDDİN ATTÂR (1142/1145 (?)-1221), Horasan Selçukluları’nın son zamanlarında, büyük bir ihtimalle 537-540 (1142-1145) yılları arasında Nîşâbur’da dünyaya geldi. Eczacılık ve tıp ile meşgul olduğu için “Attâr” lakabını aldı ve bu lakapla meşhur oldu. Eserlerinden, gençliğinde bir taraftan attarlıkla uğraştığı, diğer taraftan da ilim tahsil ettiği, tasavvufî bilgiler edindiği ve çeşitli şeyhlere hizmet ettiği anlaşılmaktadır. Kendisi, peygamberler ve velîler hakkında birçok kitap okuduğunu ve otuz dokuz yıl müddetle tasavvufla ilgili şiir ve hikâyeleri toplamaya devam ettiğini söyler. Muhtârnâme’sinde yer alan iki rubâîsinden, otuz iki yaşındaki bir oğlunu kaybettiği -dolayısıyla evlenmiş olduğu- anlaşılmaktadır. Irak, Şam, Mısır, Mekke, Medine, Hindistan ve Türkistan’a yaptığı seyahatlerden sonra Nişâbur’a dönmüş ve orada inzivaya çekilmiştir. Uzun yıllar devam eden bu inzivâ hayatı sonunda oldukça ileri bir yaşta iken Moğollar tarafından Nişâbur’da şehid edildi.
Eserleri: İlâhînâme, Esrârnâme, Musîbetnâme, Hüsrevnâme, Muhtârnâme, Mantıku’ṭ-ṭayr, Dîvân, Tezkiretü’l-evliyâʾ.
