Değişen Doğu -Türkiye, Mısır, Hindistan Seyahatleri- (1925-1926)
Doğu (Şark) Batılı ülkeler (özellikle İngiltere) için hep hâlledilmesi gereken bir ‘mesele’ olmuştur. ‘Orta’sıyla, ‘yakın’ıyla ve ‘uzak’ıyla, aslındaysa hemen her parçasıyla ‘Doğu,’ İngiltere için bir dönem genellikle ticarî nitelikli bir ilgi konusu iken bir sonraki dönemde işgal etme ya da sömürge hâline getirme meselesi haline gelmiştir.
Yazarımızın seyahat yılları (1925-26) sırasında Mısır İngiliz işgali altındadır; Hindistan ise (bugünkü Pakistan, Bangladeş ve Myanmar’ı da bünyesinde bulunduruyor olarak) 1882 yılından beri İngiliz sömürgesi durumundadır; ve her iki ülkede de, İngiltere’yle olan içiçelik bir şekilde kendisini devam ettirmekte ve ‘batılılaşma’ eğilimi güç kazanmakta iken, milliyetçiliğin ve bağımsızlıkçı hareketlerin de fitili ateşlenmiş durumdadır. Bu yıllar itibarıyla Türkiye’de de köklü rota değişikliği adımları atılmaya başlanmış durumdadır; başkentin Ankara olarak seçilmiş olması ve sözde-hilafet kurumunun ilgası (ve, zaten nitelik, işlev ve ışıklarını kaybetmiş durumdaki tekke ve zaviyelerin kapatılması) bu rota değişikliğinin ne olduğu ve sonrasındaki devrim adımlarının neler olacağı yönünde tüm dünyaya yeterince açık mesaj vermiş durumdadır ve yeniden inşa merkezi olan Ankara, bir taraftan Batılı güçlere karşı bir ‘kurtuluş’ ya da ‘varoluş’ savaşı vermişken, diğer taraftan da Doğu’nun değil Batı’nın bir parçası olma niyetini belli bir açıklıkta izhar etmiş durumdadır.
Dolayısıyla, o yıllarda Doğu ülkeleri, İngiltere açısından başedilmesi neredeyse mümkün olmayan handikaplar üretme konusunda engellenemez bir hareketlenme içindedir. Bu durum karşısında İngiltere, bir taraftan bu ülkelerde ne olup bittiğini ve dip dalgaların gelişmeleri nasıl etkileyebileceğini anlamaya çalışırken, bir taraftan da bu ülkelerde zuhur eden ve ivme kazanan zorlu direnişler karşısında duruşunu ve mevcut politik tutumlarını gözden geçirme ve emperyal kaybını minimize etme gayreti içerisindedir. Çünkü, her üç ülkede de, özünde ‘batıcı’ olan eğilimler oldukça güçlü olsa da, milliyetçi ve bağımsızlıkçı eğilimler anti-Batı isyancı ruhu çok kolay alevlendirebilmektedir; yani, zülf-ü yâr hiçbir yerde güvende değildir. Yazarımızsa, İngiliz yukarıdan bakışını muhafaza ediyor olsa da, sağduyu sahibi, yerel siyasî gelişmeleri de, İngiltere’nin politikalarındaki çarpıklıkları ve yanlışlıkları da iyi okuyabilen, ayrıca her üç ülkenin toplumlarını ve oralardaki hâkim anlayışları da oldukça yakından tanımış ve gözlemlerde bulunmuş usta ve birikimli bir gazetecidir. Ve gözlem ve değerlendirmeleri bugün için de aydınlatıcıdır. Taşıdığı bu özellikleriyle kitap, bir seyahatnameden daha da fazlasını içermektedir.
- Açıklama
Doğu (Şark) Batılı ülkeler (özellikle İngiltere) için hep hâlledilmesi gereken bir ‘mesele’ olmuştur. ‘Orta’sıyla, ‘yakın’ıyla ve ‘uzak’ıyla, aslındaysa hemen her parçasıyla ‘Doğu,’ İngiltere için bir dönem genellikle ticarî nitelikli bir ilgi konusu iken bir sonraki dönemde işgal etme ya da sömürge hâline getirme meselesi haline gelmiştir.
Yazarımızın seyahat yılları (1925-26) sırasında Mısır İngiliz işgali altındadır; Hindistan ise (bugünkü Pakistan, Bangladeş ve Myanmar’ı da bünyesinde bulunduruyor olarak) 1882 yılından beri İngiliz sömürgesi durumundadır; ve her iki ülkede de, İngiltere’yle olan içiçelik bir şekilde kendisini devam ettirmekte ve ‘batılılaşma’ eğilimi güç kazanmakta iken, milliyetçiliğin ve bağımsızlıkçı hareketlerin de fitili ateşlenmiş durumdadır. Bu yıllar itibarıyla Türkiye’de de köklü rota değişikliği adımları atılmaya başlanmış durumdadır; başkentin Ankara olarak seçilmiş olması ve sözde-hilafet kurumunun ilgası (ve, zaten nitelik, işlev ve ışıklarını kaybetmiş durumdaki tekke ve zaviyelerin kapatılması) bu rota değişikliğinin ne olduğu ve sonrasındaki devrim adımlarının neler olacağı yönünde tüm dünyaya yeterince açık mesaj vermiş durumdadır ve yeniden inşa merkezi olan Ankara, bir taraftan Batılı güçlere karşı bir ‘kurtuluş’ ya da ‘varoluş’ savaşı vermişken, diğer taraftan da Doğu’nun değil Batı’nın bir parçası olma niyetini belli bir açıklıkta izhar etmiş durumdadır.
Dolayısıyla, o yıllarda Doğu ülkeleri, İngiltere açısından başedilmesi neredeyse mümkün olmayan handikaplar üretme konusunda engellenemez bir hareketlenme içindedir. Bu durum karşısında İngiltere, bir taraftan bu ülkelerde ne olup bittiğini ve dip dalgaların gelişmeleri nasıl etkileyebileceğini anlamaya çalışırken, bir taraftan da bu ülkelerde zuhur eden ve ivme kazanan zorlu direnişler karşısında duruşunu ve mevcut politik tutumlarını gözden geçirme ve emperyal kaybını minimize etme gayreti içerisindedir. Çünkü, her üç ülkede de, özünde ‘batıcı’ olan eğilimler oldukça güçlü olsa da, milliyetçi ve bağımsızlıkçı eğilimler anti-Batı isyancı ruhu çok kolay alevlendirebilmektedir; yani, zülf-ü yâr hiçbir yerde güvende değildir. Yazarımızsa, İngiliz yukarıdan bakışını muhafaza ediyor olsa da, sağduyu sahibi, yerel siyasî gelişmeleri de, İngiltere’nin politikalarındaki çarpıklıkları ve yanlışlıkları da iyi okuyabilen, ayrıca her üç ülkenin toplumlarını ve oralardaki hâkim anlayışları da oldukça yakından tanımış ve gözlemlerde bulunmuş usta ve birikimli bir gazetecidir. Ve gözlem ve değerlendirmeleri bugün için de aydınlatıcıdır. Taşıdığı bu özellikleriyle kitap, bir seyahatnameden daha da fazlasını içermektedir.
Stok Kodu:9786256299931Boyut:14,0 x 23,0 cmSayfa Sayısı:272Basım Yeri:İstanbulBaskı:1Basım Tarihi:2025Kapak Türü:A. Bristol (Karton Kapaklı)Kağıt Türü:70 gr Holmen lüks kitap kağıdıDili:Türkçe
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
